Bir mi? On mu?: Kendimizi iyi hissetmek için günlük ihtiyacımız olan sarılma sayısı bu kadar.

Vay canına, ne kadar güzel hissettiriyor! Uzun bir aradan sonra sevdiğimiz biriyle kucaklaştığımızda, aniden ne kadar rahat ve güvende hissettiğimizi fark ederiz. Ve bilim de doğruluyor: İyi hissetmek için sarılmaya ihtiyacımız var. Araştırmalar, sarılmanın stresi ve kaygıyı azaltan ve bağ kurma hissini güçlendiren "aşk hormonu" oksitosini salgıladığını defalarca göstermiştir. Yaklaşık 20 saniye sonra, bildiğimiz gibi mutluluk hissinden sorumlu olan serotonin de salgılanır.

"Aile terapisinin annesi" Virginia Satir, geçen yüzyılda ne kadar kucaklaşmaya ihtiyacımız olduğunu araştırdı ve şu sonuca vardı:

Hayatta kalmak için günde dört sarılmaya ihtiyacımız var. İyi hissetmek için günde sekiz sarılmaya ihtiyacımız var. Büyümek için günde on iki sarılmaya ihtiyacımız var.

Her sevgi dolu kucaklama beynimize şunu hatırlatır: Güvendesin, seviliyorsun ve yalnız değilsin.

Yeni çalışma: Sarılmak depresyona karşı koruyor

İlişkilerin giderek daha fazla sanal olarak, cep telefonuyla - sohbetlerde, sosyal medyada ve hatta yapay zekalı bir arkadaşla - yaşandığı bir dünyada, insan dokunuşu her zamankinden daha fazla özleniyor. Ancak temas olmadan, duygusal açlık riskiyle karşı karşıyayız. Charité doktoru ve psikoterapisti Klaus Michael Beier, fiziksel yakınlıktan yoksun kişilerin hastalanma olasılığının daha da yüksek olduğunu söylüyor. SZ-Magazin'e verdiği demeçte, "Bu, stres sistemimiz zorlandığında, sakinleşmek için gerçek sevgi ve desteğe ihtiyaç duymasıyla açıklanabilir. Ve bunun için başka insanlara ihtiyacımız var," dedi.

3.270 katılımcıyla yakın zamanda yapılan bir Alman araştırması , sarılma ile ruh sağlığı arasındaki bağlantıyı inceledi. Sonuçlar, günde bir ila üç kez sarılan kişilerin, fiziksel temastan kaçınanlara göre depresyon, anksiyete bozuklukları veya intihar düşünceleri geliştirme riskinin daha düşük olduğunu gösterdi. Günde en az dört kez sarılan kişilerin ise depresyon geliştirme olasılığı önemli ölçüde daha düşük.

Peki ya sarılacak kimse yoksa?

Örneğin, stresli bir randevudan önce kaygınızı hafifletmek için size sarılacak kimse yoksa, kendinize sarılmak da yardımcı olabilir. " Journal of Nursing Practice " dergisinde yayınlanan bir çalışma, kendine sarılmanın kaygı üzerindeki etkilerini incelemiştir. Sınav kaygısı yaşayan yirmi iki öğrenci, üç hafta boyunca tekrar tekrar davet edilip bağdaş kurarak oturmaları istenmiştir. Daha sonra kendilerine sarılmaları, rahatlatıcı bir kişinin yapacağı gibi elleriyle üst kollarına hafifçe vurmaları ve "Bunu yapabilirim!" gibi olumlu cümleleri tekrarlamaları istenmiştir. Egzersiz etkili olmuş ve öğrencilerin kaygısı önemli ölçüde azalmıştır.

sar Brigitte

#Konular