Trump'la küresel ekonomik denge değişiyor

Trump'ın başkanlığı küresel dengeleri değiştirecek önemli sinyallerle başladı. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra, yeni bir savaşın önlenmesi amacıyla küresel ekonomik kalkınmayı teşvik etmek amacıyla çeşitli önemli kurumlar oluşturuldu. Bunların arasında Birleşmiş Milletler, IMF, Dünya Bankası, Uluslararası Ticaret Örgütü, Inter-American Bank ve daha pek çok kuruluş yer aldı.
Bu, insanlığın bildiği en uzun büyüme ve yoksulluk azaltma dönemine yol açtı. Ayrıca, ülkeler arasında istikrarı sağlamak için siyasi-askeri anlaşmalar da vardı; örneğin Avrupa ve Japonya'nın herhangi bir önemli silahlanma faaliyetine izin verilmemesi ve karşılıklı olarak ABD'nin askeri bir çatışma durumunda onları desteklemesi gibi. Benzer durum Tayvan ve Güney Kore açısından da geçerliydi.
ABD'deki yeni yönetimin Ukrayna'ya desteğin çekilmesine ilişkin son açıklamaları ve eylemleri, bu durumun değiştiğine işaret ederken, NATO'ya desteğin azaltılacağı yönündeki açıklama da bunu teyit ediyor ve bu nedenle Avrupa ülkelerinin bu kurumu daha fazla desteklemesi gerekiyor.
Öte yandan ABD hükümeti, her iki ülkeyle de serbest ticaret anlaşması bulunmasına ve bu anlaşmanın açıkça yasaklamasına rağmen, Meksika ve Kanada'dan yapılan ithalata yüzde 25 oranında gümrük vergisi uygulayacağı uyarısında bulunuyor. Bu yüksek verginin onlara uygulanması konusunda endişeler var, zira anlaşma olmasaydı Meksika'nın ödeyeceği vergi oranı yüzde 5'e yakın olacaktı, zira Meksika daha dezavantajlı bir ülke olarak görülüyor. Hükümet, bu yüksek gümrük vergisini koymanın sebebinin, ticaret fazlasını ABD'den yararlanmanın bir yolu olarak görmesi olduğunu ileri sürüyor. Ülkelerin dış ticaret açığına ilişkin bazı yorumlarda bulunmak gerekir:
Dış ticaret açığı, ülkeler arasındaki ticaretin sadece bir kısmını ölçer, dolayısıyla her zaman bir tarafın lehine olduğu anlamına gelmez. Hizmet dengesi ve farklı ülkeler arasındaki sermaye akımları gibi diğer kavramların da dikkate alınması gerekecektir. Bunlara telif hakkı, şirket temettüleri, borç faiz ödemeleri ve diğerleri gibi kavramlar da dahildir. Tüm kavramlar göz önüne alındığında durum değişiyor.
ABD'nin dünyanın çoğu ülkesiyle olan ticaret açığı, başkalarının "faydalanmak" istemesinin sonucu değil, ABD'nin yaşadığı olağanüstü mali açığın ve parasal genişlemenin sonucudur. Bu, iç arz artışının üzerinde bir talep artışı anlamına geliyor. İki kavram arasındaki fark, yurt dışından yapılan ithalatla telafi edilmektedir. Bunun ikinci faydası da iç enflasyonun ılımlı seyretmesidir.
Yüksek tarifeler, diğer ülkelerin de karşıt tarifeler uygulamasına yol açacak ve böylece bir ticaret savaşı başlayacak, bu da küresel ticareti azaltarak enflasyonun artmasına ve ilişkilerin daha az samimi olmasına neden olacaktır.
Bazen uluslararası ticaretin temelde dolarla yapıldığı unutuluyor; ABD, yurtdışından otomobil, gıda, elektronik ekipman ve çok miktarda fiziksel mal alıyor ve bunların parasını, ithal ettiği mallarla karşılaştırıldığında çok düşük bir değere bastığı kağıtla ödüyor. Bu, Meksika, Rusya, Çin ve diğer ülkelerin merkez bankalarının depolarında dolar bulundurduğu veya düşük faiz getiren ABD devlet tahvilleri satın aldığı halde, ülkelerinde mal ve malzeme bulundurdukları anlamına geliyor.
Yukarıda sayılanların hepsi ülkemizi olumsuz etkileyecektir ancak bu, dış ticaret ve hizmet açığının azalacağı anlamına gelmemektedir, hatta daha da artabilir. Ancak bunun Meksika'daki daha düşük büyümeye etkisi olacak.
elfinanciero