Tatil: Serin kalmak için izleyeceğiniz en sevdiğimiz üç kısa dizi

İster kampta olun, ister otelde, ister tatil kulübünde, ister kayınvalidenizin evinde veya işte olun, yaz ayları televizyon izleme programınızdan hariç tutulmak zorunda değil.
Haziran ve Eylül ayları arasında yeni filmler pek yayınlanmaz, ancak yeni okul yılı başladığında güncel kalmanız ve üç fenomeni kaçıran kişi olmamanız için, mutlaka izlemeniz gereken üç filmi birer sezon olarak izlemenizi öneririz.
1. Disney+'ta “Bref.2”
2005 yılının başlarında yayınlanan ve Kyan Khojandi ile Bruno Muschio ikilisinin yönettiği altı bölümlük amiral gemisi dizisiydi.
Canal+'daki ilk sezonun sona ermesinden on üç yıl sonra ikili, az çok otobiyografik olan Kyan Khojandi'nin hayatını, depresyonunu, romantik, arkadaş canlısı, ailevi ve profesyonel mücadelelerini mizah, samimiyet ve içgörüyle anlattığı, her biri bir sonraki kadar iyi yazılmış bir dizi yardımcı rol ile sahnelere geri dönüyor.
Komik, rahatlatıcı, dokunaklı. Bir ziyafet.
2. HBO Max'te "Çernobil"
Aslında duygusal bir iniş çıkış yaşıyoruz çünkü Bref.2'den Çernobil trajedisine geçiş ciddi bir kafa yormayı gerektiriyor.
2019'da yayınlanan bu HBO yapımı, beş bölümden oluşan diziyle bizi o zamanlar SSCB sınırları içinde bulunan Ukrayna nükleer santralini vuran nükleer felakete geri götürüyor. Ayrıca, Sovyet yetkililerinin sahada yaşanan trajediyle yüzleşmesi de zaman alıyor.
Bürokratik yavaşlık, gizlilik kültü ve yalanlarla dolu, hepsi de sıra dışı bir oyuncu kadrosunun (Jared Harris, Stellan Skarsgård ve Emily Watson) başrolünde olduğu bir dizi. Tek sezonu olan diziler arasında Çernobil açık ara zirvede.
3. Apple TV+'da “The Studio”
Seth Rogen'ın on bölümdeki deliliği.
Kanadalı aktör, kameranın arkasında ve önünde, birçok kişiliğin kendi rollerini oynadığı (Ron Howard, Ari Aster, Martin Scorsese, Dave Franco, vb.) ardışık çekimlerden oluşan bölümlerle, büyük bir Hollywood stüdyosunun günlük yaşamına kaotik bir dalış sunuyor ve Los Angeles'taki bir stüdyonun genç patronu olan Matt Remick'i (Seth Rogen), yedinci sanattaki güncel olaylarla (yapay zeka, pozitif ayrımcılık, MeToo, düşen bütçeler, devasa egolar, vb.) karşı karşıya getiriyor.
Bol kara mizah ve sinemaya gerçek bir övgü.
Nice Matin