Macron, Fransa'nın Kamerun'da sömürgecilik sonrası dönemde yürüttüğü "savaş"ı tanıyarak hafıza tabusunu yıktı

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Fransa'nın 1960'taki bağımsızlık öncesi ve sonrasında Kamerun'da isyancı hareketlere karşı "savaş" yürüttüğünü resmen kabul etti. Bu ifade daha önce resmi konuşmalarda yer almamıştı. Macron, Fransız sömürge tarihine daha fazla şeffaflık getirme isteğini bir kez daha dile getirdi.
Devlet Başkanı, Salı günü Kamerunlu mevkidaşı Paul Biya'ya yazdığı mektupta, "Bugün bu olaylarda Fransa'nın rolünü ve sorumluluğunu üstlenmek bana düşüyor" vurgusunda bulunarak, iki ülke arasında tarihi bir dönüm noktasının yaşandığını kaydetti.
Emmanuel Macron, Ocak ayında kendisine sunulan tarihçi raporunun, "Kamerun'da sömürge otoriteleri ve Fransız ordusunun çeşitli türlerde baskıcı şiddet uyguladığı bir savaşın yaşandığını açıkça gösterdiğini" savunuyor.
Emmanuel Macron ayrıca, "Savaş, Fransa'nın bağımsız Kamerun yetkililerinin gerçekleştirdiği eylemleri desteklemesiyle 1960'tan sonra da devam etti" diyor.
Temmuz 2022'de Fransa Cumhurbaşkanı, Kamerun'da, 1945-1971 yılları arasında Kamerun'daki bağımsızlık ve muhalefet hareketlerine karşı Fransa'nın mücadelesini aydınlatmayı amaçlayan ortak bir Fransız-Kamerun komisyonunun çalışmasının başlatıldığını duyurdu.
Tarihçi Karine Ramondy başkanlığındaki komisyonun raporu, Fransa'nın Afrika politikasının karanlık sayfaları olan Ruanda ve Cezayir'e ilişkin benzer raporların ardından, Cumhurbaşkanı Macron'un Afrika'ya yönelik anma politikasının bir parçası.
Emmanuel Macron, Kamerun hakkındaki rapor ve onu genişletmeyi amaçlayan araştırmanın "geleceği birlikte inşa etmeye devam etmemize, Fransa ve Kamerun'u birleştiren yakın ilişkiyi, sivil toplumlarımız ve gençlerimiz arasındaki insani bağları güçlendirmemize olanak sağlayacağını" söyledi.
Eski bağımsızlık savaşçılarını bir araya getiren Kamerun Gaziler Derneği (Asvecam) Başkanı Mathieu Njassep, "İyi, çünkü olanları kabul ediyor" şeklinde tepki gösterdi. Ancak Njassep, ancak Fransa tazminat öderse tatmin olacağını belirtti. Élysée'nin kiracısının mektubunda bu konuya değinilmedi.
"Fransa Kamerun'da birçok suç işledi. Tazminat ödeyebilir. Köyleri, yolları, birçok şeyi yok etti... Yapması gereken daha birçok şey var," diye açıkladı eski Kamerunlu savaşçı.
92 yaşındaki Paul Biya, 12 Ekim'de yapılması planlanan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sekizinci dönem için aday olacağını Temmuz ayında duyurmuştu. Anayasa Konseyi ise Ağustos ayı başında Biya'nın başlıca rakibi Maurice Kamto'nun adaylığını reddetmişti.
Bin sayfadan fazla süren rapor, Fransız sömürge otoritelerinin baskısından tam teşekküllü bir "savaşa" doğru gidişatı inceliyor. Tarihçilere göre, 1956-1961 yılları arasında ülkenin güneyi ve batısında yaşanan savaşta "on binlerce kişi hayatını kaybetti".
Raporda, "(Kamerun'un Ocak 1960'ta kazandığı) resmi bağımsızlığın sömürge dönemiyle açık bir kopuş oluşturmadığı" vurgulanıyor. Tarihçilere göre, 1960'ta Başbakan ve ardından Cumhurbaşkanı olan Ahmadou Ahidjo, "danışmanlar ve yöneticilerden oluşan Fransız yetkililerin desteğiyle, baskıcı önlemlere açık çek veren otokratik ve otoriter bir rejim" kurdu.
Mevcut Devlet Başkanı Paul Biya, 1960'larda Ahmadou Ahidjo'nun yakın iş birlikçisiydi ve 1975'te Başbakan, 1982'de ise Cumhurbaşkanı oldu.
Kamerun ve Fransa arasında özel bir çalışma grubu oluşturulmasını öneren Emmanuel Macron, "araştırma çalışmalarının devam edebilmesi için Fransız arşivlerine kolayca erişilebilmesini sağlamayı taahhüt etti."
"Bu savaşın belirli özel bölümlerinden, örneğin 31 Aralık 1956'da çok sayıda can kaybına yol açan Ekité savaşından veya dört bağımsızlık lideri Isaac Nyobè Pandjock (17 Haziran 1958), Ruben Um Nyobè (13 Eylül 1958), Paul Momo (17 Kasım 1960) ve Jérémie Ndéléné'nin (24 Kasım 1960) Fransız komutası altında gerçekleştirilen askeri operasyonlar sırasında ölümünden" bahsediyor.
Öte yandan, muhalefet lideri Félix-Roland Moumié'nin 3 Kasım 1960'ta Cenevre'de öldürülmesiyle ilgili olarak Macron, "Fransız arşivlerinde yeterli delil bulunmaması ve davanın 1980'de İsviçre mahkemeleri tarafından reddedilmesi, onun ölümünden sorumlu olanların kimler olduğuna dair yeni bir ışık tutulmasına olanak vermemiş gibi görünüyor" diyor.
Le Parisien