İş Yeri Kazaları: Karşılaşmamız Gereken Rahatsız Edici Gerçek

Kabul edelim: İşyerinde ölümcül bir kaza okuduğumuzda, işyeri güvenliğini ne kadar hafife aldığımızı kendimize sormalıyız. Bari eyaletine bağlı Valenzano'da meydana gelen son vaka, artık görmezden gelemeyeceğimiz bir gerçeğin üzücü bir hatırlatıcısı. 46 yaşındaki bir işçi, yerel bir festival için ışık kurarken üç metre yükseklikten düşerek hayatını kaybetti.
Bu sadece bir rakam değil, parçalanmış bir hayat, dağılmış bir aile ve güvenliği sağlayanların omuzlarında ağır bir sorumluluktur.
Kral çıplak ve ben size söylüyorum: Güvenlik bir hayaldir.Gerçek ise politik olarak daha az doğru: İtalya'da her yıl binlerce iş kazası meydana geliyor ve bunların bazıları ölümcül. INAIL verilerine göre, 2022'de 1.200'den fazla ölümcül kaza meydana geldi. Bu sayılar sadece istatistik değil; tıpkı bizim işçimiz gibi, güvenliklerini garanti altına almayan koşullarda çalışan insanların hikayelerini anlatıyor. Peki şantiyelerde, fabrikalarda ve genel olarak işyerlerinde neler oluyor? Düzenlemelere rağmen neden bu tür trajedileri görmeye devam ediyoruz?
Bu özel vakada, adam yüksekte çalışmak için sepet kullanıyordu; bu da sıkı güvenlik protokolleri ve uygun ekipman gerektiren bir işlemdi. Ancak yaşananlar ışığında şu soruyu soruyoruz: Tüm güvenlik önlemleri gerçekten gözetildi mi? Yönetmeliklerin uygulanmasını kim sağlıyor? Bari Savcılığı adam öldürme soruşturması başlattı, ancak sorular cevapsız kaldı. Bu arada, diğer aileler sevdiklerinin yasını tutuyor.
Karşıt akım analizi: kolektif sorumlulukBunu söylemek pek de popüler olmasa da, bu trajedilerin sorumluluğu yalnızca işverenlere ait değil. Hem çalışanları hem de toplumun tamamını ilgilendiren kolektif bir sorumluluk söz konusu. İşin genellikle bir amaca ulaşma aracı olarak görüldüğü, üretkenliğin güvenlikten daha öncelikli olduğu bir çağda yaşıyoruz. Tasarruf ve kâr peşinde koşmanın çılgınlığı, insan hayatının değerini göz ardı eden bir çalışma kültürüne yol açtı.
Her bireyin kendi güvenliğinden ve meslektaşlarının güvenliğinden sorumlu olması hayati önem taşır. Bu, yükün yalnızca çalışanların omuzlarına yüklenmesi gerektiği anlamına gelmez; aksine, kültürel bir değişimin şart olduğu anlamına gelir. Güvenliği, azaltılması gereken bir maliyet olarak değil, temel bir değer olarak görmeye başlamalıyız.
Sonuç: Rahatsız edici düşüncelerBir işçinin iş kazasında ölümü, vicdanımızı sızlatacak trajik bir olaydır. Böyle bir olayı her okuduğumuzda, bunun bir daha yaşanmaması için ne yapabileceğimizi kendimize sormaya hazır olmalıyız. Yasalar mevcuttur, ancak uygulanmaları ve saygı gösterilmeleri gerekir. İşletmeler, işyerlerini güvenli hale getirmenin yalnızca bir zorunluluk değil, aynı zamanda ahlaki bir görev olduğunu anlamalıdır. Ancak toplum olarak biz de daha fazlasını talep etmeliyiz. Riski norm olarak kabul etmeyi bırakmanın zamanı geldi.
Bu nedenle eleştirel düşünmenizi öneririm: Güvenliği ikincil bir husus olarak görmemize yol açan dinamikleri bir kez daha düşünelim. Ancak o zaman haber bültenlerimizdeki bu trajik hikayeleri azaltmayı, hatta ortadan kaldırmayı umabiliriz.
Notizie.it