Kadınlar acıya erkeklerden daha iyi dayanabilir mi? Bu çalışma hayır diyor.
%3Aformat(jpeg)%3Abackground_color(fff)%2Fhttps%253A%252F%252Fwww.metronieuws.nl%252Fwp-content%252Fuploads%252F2023%252F11%252Fverschillende-soorten-hoofdpijn-wat-het-kan-betekenen-pijn-achter-oog.jpg&w=1920&q=100)
Kadınlar hayatları boyunca çok fazla acıya katlanmak zorunda. Adet dönemini veya doğumu düşünün. Peki ya erkekler? Genel kanı, buna alışkın olmadıkları yönünde. Kadınların acıya erkeklerden daha dirençli olduğu doğru mu? Bu apaçık ortada gibi görünse de, yeni bir Kanada araştırması bunun tamamen doğru olmadığını gösteriyor.
Ağrı araştırmaları düzenli olarak yürütülüyor. Hollandalılar giderek daha fazla (güçlü) ağrı kesici kullanıyor. Yakın tarihli bir çalışma, ağrının ne zaman geleceğini bilmediğinizde daha kötü hissedildiğini gösteriyor. Bu yeni ağrı araştırması, erkeklerin ve kadınların ağrı işleme süreçlerini karşılaştırdı. Ve şaşırtıcı bir sonuç ortaya çıktı: Erkekler ve kadınlar ağrıyı yalnızca farklı şekilde deneyimlemekle kalmıyor, aynı zamanda vücutları onu tamamen farklı biyolojik mekanizmalarla işliyor. Araştırma sonuçları Ulusal Tıp Kütüphanesi'nde yayınlandı.
McGill Üniversitesi'ndeki araştırmacılar, yaşları 20 ile 33 arasında değişen 18 erkek ve kadının ellerini altı dakika boyunca buzlu suya batırmalarını sağladı. Katılımcılar ağrılarını 0 ile 10 arasında bir ölçekte değerlendirirken, kalp atış hızları, kan basınçları ve kas sinir aktiviteleri ölçüldü.
İlk yarım dakikada herkesin ağrısı, kalp atış hızı ve kan basıncı yükseldi. Sonrasında belirgin farklılıklar ortaya çıktı: Erkeklerde ağrı öncelikli olarak daha yüksek kalp atış hızıyla ilişkiliyken, kadınlarda kas sinir aktivitesi daha keskin bir şekilde arttı. Bu, erkeklerin ve kadınların sinir sistemlerinin ağrıyı farklı şekilde düzenlediğini gösteriyor.
Ancak, bunun nispeten küçük bir çalışma olduğu ve bu nedenle kesin sonuçlara varılamayacağı unutulmamalıdır. Daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
McGill Üniversitesi'nde ağrı araştırmaları profesörü olan Jeffrey Mogil'e göre, kadınların acıya daha dayanıklı olduğu fikri kalıcı bir efsane. Çalışma hakkında bir makale yayınlayan Washington Post'a verdiği demeçte, "Bu tamamen yanlış," dedi. "Bu konu yüzlerce kez incelendi ve yine de ortaya çıkıyor. Bana göre, kimin acıya daha duyarlı olduğu sorusu, biyolojik herhangi bir soru kadar net bir şekilde cevaplandı."
Beyinde, özellikle ağrı işleme sürecinde rol oynayan bir bölge olan subgenual anterior singulat kortekste (sgACC) belirgin cinsiyet farklılıkları da görülmektedir. Toronto'daki Krembil Beyin Enstitüsü'nde kıdemli bilim insanı olan Karen Davis şunları vurguluyor:
"Beyindeki ağrı sistemine hangi açıdan bakarsak bakalım - aktivite, diğer beyin bölgeleriyle bağlantılar veya salınımlar - bu beyin bölgesinin erkeklerde ve kadınlarda farklı şekilde çalıştığını sürekli olarak görüyoruz."
Davis ve meslektaşları, ankilozan spondilit (sırt ekleminde görülen bir artrit türü) hastası kadınlarda, bu beyin bölgesinin duyusal bilgileri işleyen bölgelere daha güçlü bir şekilde bağlı olduğunu gözlemlediler. Sonuç olarak, aynı rahatsızlığa sahip kadınlar genellikle erkeklere göre daha fazla sakatlık ve daha ağır bir hastalık yükü yaşıyor.
Mogil'e göre, ağrı söz konusu olduğunda vücuttaki her şey erkekler ve kadınlar arasında farklılık gösteriyor: beyin devrelerinden bağışıklık hücrelerine kadar. Laboratuvarı, 1996 gibi erken bir tarihte, ağrı deneyimini etkileyen cinsiyete özgü genlerin varlığını kanıtladı. Daha sonra, bağışıklık hücrelerinin ve ağrı sensörlerinin (nosiseptörler) de erkekler ve kadınlarda farklı çalıştığını keşfetti.
Hormonlar da önemli bir rol oynar. Ergenlik öncesinde migren, kız ve erkek çocuklarda eşit derecede yaygındır. Ergenlikten sonra kadınlarda görülme sıklığı iki katına çıkar. Kronik ağrının şiddeti de adet döngüsü boyunca önemli ölçüde değişebilir.
Kısacası: Erkekler ve kadınlar ağrıyı çok farklı deneyimler çünkü ağrı vücutta farklı şekilde işlenir. Stanford Üniversitesi Ağrı Kliniği direktörü Sean Mackey, bu farklılıkların temel olduğunu söylüyor. "Bu çalışmalar bize net bir mesaj veriyor: Erkekler ve kadınlar arasındaki farklar sadece daha güçlü veya daha zayıf değil. Genellikle tamamen farklı bir yapıya sahipler."
Doktorların ve araştırmacıların bu biyolojik farklılıkları ciddiye almaları gerektiğini savunuyor. "Kadınlara ve erkeklere aynıymış gibi davranırsak, bakımı iyileştirmek için önemli fırsatları kaçırırız."
Metro Holland