Kamu sözleşmesinin perde arkası: Türk-İş ve Hak-İş ne sözü verdi... İşçiler Ergün Atalay ve Mahmut Arslan'a tepkili

Hak-İş ve Türk-İş yöneticileri, 600 bin işçiyi kapsayan kamu çerçeve protokolünde (KÇP), AYM’nin işçiler lehine verdiği karara rağmen hükümete KÇP’nin bağlayıcı olacağı, iş kolları sözleşmelerinde ek haklar talep edilmeyeceği ve ek protokolün gündeme gelmeyeceği sözünü verdiği belirtildi.
Kara yollarından demir yollarına, hastanelerden savunma sanayisine kadar birçok iş kolunda çalışan 600 bin işçiyi kapsayan KÇP süreci sona erdi. KÇP masasına yüzde 90 zam talebiyle oturan Türk-İş ve Hak-İş bürokratları yüzde 66 taviz vererek ilk altı ay yüzde 24’e imza attı. Sendikacıların ikinci altı ay ise günlük 50 lira artı yüzde 11 zamma imza atmasıyla yıllık zam oranı yüzde 30 seviyesinde oldu.
SON TOPLANTI SAATLER SÜRDÜ
Saatlerce süren son toplantıda iktidarın ikinci altı ay günlük ücretlere 50 lira yerine 25 lira teklifinde bulunduğu iddia edildi. Evrensel gazetesinin haberine göre, Harb-İş Eskişehir Şube Başkanı Hasan Atak’ın yaptığı açıklama, son toplantıda hükümetin 25 lira dayatmasından vazgeçme nedenini ortaya çıkardı.
"SONRAKİ SÖZLEŞMEYE DEK 'İLAVE HAKLAR TALEP EDİLMEYECEK' ANLAŞMASI"
Hasan Atak imzalanan KÇP’nin işçilerin taleplerini karşılamadığını, bunun başarı olarak nitelendirilemeyeceğini söyledi. Atak, “Sadece 50 TL verilerek Türk-İş Genel Başkanı ikna edilmemiş. Sonrasında yapılacak iş kollarındaki sözleşmelerde ilave hiçbir hak verilmeyecek. Bir sonraki sözleşmeye kadar da ek protokol, ara protokol gibi protokollerle ilave haklar talep edilmeyecek şeklinde bir anlaşma söz konusu. Bu sözleşmeyi bu şekilde onaylayıp işçilerin taleplerinden çok uzak bir noktaya getirenlerin, Türk-İş Genel Merkezinin, Hak-İş Genel Merkezinin ve bu protokolün altında temsili de olsa imzası olan bütün genel başkanların istifa etmesi lazım” dedi.
"SENDİKACILAR GELİRLERİNİ AÇIKLASIN"
Demiryol-İş üyesi bir işçi, “Şimşek programının dışına çıkamayacakları belliydi. Bunu ispatlamış oldular tekrar” dedi.
Sendikal bürokrasinin işçiler üzerinde bir baskı aracı olmaktan başka bir işlevi olmadığını dile getiren işçi, “600 bin işçiyi hükümetin kucağına bıraktılar. Sefalete imza atanlar iş yerlerinde yoksulluktan bahsettiğimizde ‘Zam alamadık, iktidarın politikası bu, bir dahaki seçimde ona göre davranın’ diyorlar. Böyle cümleler kuruyorlar. Başka da bir şey yok. Bizim için bu anlayışa karşı mücadele etmekten başka bir yol yok. Artık somut olarak bunu konuşmamız lazım” diye konuştu.
Demir yolu işçisi, kendilerini sefalete mahkum eden sendikacıların tüm gelirlerini açıklamasını istedi.
EL ELE VERİP AYM KARARINI DELDİLER
1990’lardan itibaren yetkili konfederasyonla hükümet arasında imzalanan kamu çerçeve protokolleri, 2018 yılına kadar prensip anlaşması niteliğindeydi. İş kollarındaki yetkili sendikalar için bağlayıcı olmadığından daha ileri TİS imzalama imkanı bulunuyordu. Ancak 2018’deki 696 sayılı KHK ile Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na eklenen ek 2’inci madde ile iş kollarında yetkili olan sendikaların TİS yapma yetkisi elinden alındı. 1 Şubat 2018 tarihinde yasaya dönüşen düzenleme ile konfederasyonlar kamuda imzalanacak toplu iş sözleşmelerinin tek muhatabı haline getirildi. Mali ve sosyal haklarla ilgili pazarlık ve imza yetkisi konfederasyonlara bırakıldı. Düzenlemeye göre hükümetle işçi sendikaları konfederasyonları arasında imzalanan çerçeve protokolü, konfederasyonlara üye olan sendikalar için bağlayıcıydı.
Anayasa Mahkemesi ek 2’inci maddenin “Bu protokol hükümleri geçerlilik süresi içinde bu madde kapsamındaki idareler ile taraf konfederasyona üye olan sendikalar için bağlayıcıdır” hükmünü iptal etti. Sendika hakkına ve sendika hakkının bir unsuru olan grev hakkına aykırı olduğu için iptal edilen karar, 17 Nisan 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlandı. AYM, iş kollarında yetkili sendikaların, çerçeve protokolün dışında bir TİS süreci yürütebileceğine karar verdi.
AYM, yasaya göre grev kararı alma imkanı olmayan konfederasyonlar eliyle yürütülen TİS sürecinin “sendika hakkına ve sendika hakkının bir unsuru olan grev hakkına” aykırı olduğunu belirtmişti. Çünkü iptalden önce mali ve sosyal haklar konusunda bağlayıcı sözleşme yapan konfederasyonların grev kararı alma yetkisi bulunmuyordu.
Türk-İş ve Hak-İş’in hükümete verdikleri bu taahhütle AYM kararı delinmiş oldu.
47 YILDIR KOLTUKTA
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay işçilik hayatına 1972 yılında Adapazarı Vagon Fabrikasında başladı. Atalay’ın işçilik yaşamı sadece 6 yıl sürdü. 1978 yılında TÜVASAŞ iş yeri sendika temsilciliğine getirilen Atalay, 47 yıldır sendikacılık koltuğunu bırakmadı.
43 YILDIR KOLTUKTA
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, işçilik hayatına 1974 yılında Gölcük Tersane Komutanlığında başladı. Sonra Konya Büyükşehir Belediyesine geçiş yaptı. 1982 yılında Hizmet-İş Genel Mali Sekreterliği koltuğuna oturdu. 8 yıl işçilik yapan Arslan, 43 yıldır sendikacı.
Odatv.com
Oda TV