Rezan Epözdemir adliyeye sevk edildi

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü iki ayrı soruşturma kapsamında gözaltına alınan Avukat Rezan Epözdemir adliyeye sevk edildi. Epözdemir hakkında “rüşvet”, “FETÖ’ye yardım” ve “casusluk” suçlarından inceleme yürütülüyor.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen iki ayrı soruşturma kapsamında gözaltına alınan avukat Rezan Epözdemir, emniyet işlemlerinin tamamlanmasının ardından adliyeye sevk edildi. Epözdemir hakkında “rüşvet”, “FETÖ/PDY’e yardım” ve “siyasal-askeri casusluk” suçlarından inceleme açıldı.
Başsavcılık, Epözdemir’in 10 Ağustos tarihinde gözaltına alındığını açıkladı. Avukat, sağlık kontrolünden geçirildikten sonra adli makamlara teslim edildi. Soruşturma kapsamında gizlilik kararı verildi.
Soruşturma dosyasında yer alan tanık A.D, Epözdemir’in üç farklı olayda rüşvet aldığını iddia etti. Tanığın ifadesine göre Epözdemir ile C.Ç. isimli kişi bir tahliye işlemi karşılığında toplam 150 bin dolar rüşvet aldı.
Tanık A.D., bu rüşvetin 75 bin dolarlık kısmının tahliye öncesinde, kalan 75 bin dolarlık bölümünün ise tahliye sonrasında ödeneceği konusunda anlaşma yapıldığını belirtti. İddialara göre, 75 bin dolarlık ilk kısım 7 Temmuz 2021 tarihinde C.Ç. tarafından Epözdemir’e teslim edildi.
Soruşturma dosyasında bulunan WhatsApp mesaj kayıtları, rüşvet iddialarını destekler nitelikte bulgular içeriyor. Bu kayıtlarda 7 Temmuz 2021 tarihinde 75 bin dolar tutarında paranın el değiştirdiği teyit ediliyor.
Savcılık makamı, dijital delillerin incelemesini sürdürüyor. Epözdemir’in 2021 yılındaki olayda müvekkillik ilişkisi bulunmadığı, ancak yine de tahliye işlemlerinde rol aldığı belirlendi.
Epözdemir hakkında yürütülen soruşturma sadece rüşvet suçlamasıyla sınırlı değil. Başsavcılık, avukatın “FETÖ/PDY’e yardım” ettiği ve “siyasal-askeri casusluk” faaliyetlerinde bulunduğu yönündeki iddiaları da araştırıyor.
İki ayrı soruşturma dosyasında toplanan deliller birleştirilerek değerlendirilecek.
Eski AKP Milletvekili Şamil Tayyar yaptığı paylaşımla gözaltında bulunan avukat Rezan Epözdemir’in sorgusunun büyük bir krize yol açabileceğini öne sürdü.
Tayyar, X hesabından paylaştığı mesajda, “Rezan Epözdemir sorgusu ciddi bir krize dönüşmek üzere. Şüpheli, ısrarla cep telefonunun şifresini vermek istemiyor. Şifre krizi aşılamadığı için sorgu süresi uzatıldı. Mehmet Uçum başta olmak üzere ‘hatırlı’ çok sayıda isim devrede, Başsavcı Akın Gürlek’i kuşatma altına aldılar” dedi.
“Şüphelinin cep telefonunun açılma ihtimali, Uçum başta olmak üzere kimleri neden rahatsız etti?” diye soran Tayyar, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a da çağrı yaptı, “Başsavcıyı yalnız bırakmayın” dedi.
Şamil Tayyar’ın ardından benzer bir paylaşım yapan Metin Külünk de Akın Gürlek üzerinde baskı kurulduğunu belirterek, “Neden bu panik, Ankara’daki bazı çevrelerde neden bu telaş? İster iktidara yakın, hatta iktidarın merkezinde yer alan hatlarda olsun; isterse muhalefetin hatlarında…” diye sordu.
Külünk şöyle yazdı:
“Serbest bırakılması için bu baskınız niye? Ve dönüp, başsavcıya baskı yapmaya kalkıyorsunuz; oturduğunuz koltuklarda, tartışmalı gücünüz üzerinden…
Açıkça söylüyoruz: Sayın @tcbestepe @RTErdogan‘a en büyük zararı verenler sizlersiniz.
AK Parti hareketini sokaktan koparan ve ele geçirdiğiniz koltuklar üzerinden derebeyliğinizi ilan ederek kurduğunuz düzeneklerin bozulma tehlikesinden korktuğunuz için soruşturmayı engellemeye kalkıyorsunuz. Oturun oturduğunuz yerde!”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a açık çağrıda bulunan Külünk, “Sayın Akın Gürlek’i, yürütülen soruşturma üzerinden baskılamaya çalışanlar, sizi yalnızlaştırmaya çalışanların ta kendileridir” diye yazdı.
Eski AKP MKYK Üyesi Mücahit Birinci de “İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığını baskı altına alamaz. Tüm olan biten gözümüzün önünde oluyor. Bu pervasızlığa müsaade etmek mümkün değil” diyerek, Tayyar ve Külünk’e benzer bir açıklama yaptı.
Birinci şöyle yazdı:
“Azınlık elitlerine arka çıkanlarla kavgayı aleni yapmaktan da çekinmeyeceğimizi açık bir şekilde ifade ediyorum.
1994 yılından beri merhum babamızla, ailemizle hareketin içerisinde olan bizler, toplumda “elit bir dokunulmaz azınlık” yaratmak için yola çıkmadık. Tam tersine bu “azınlık elitizmini” berhava etme hayali ile say ettik. Bu tiplere arka da çıkmadık. Bir kere daha meselelerin üzerine istikrar ve cesaretle giden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığımız başta olmak üzere, tüm savcılarımızı, başsavcılarımızı tebrik ediyorum.
Milletimizin duası onlara yeter. Devam…”
İddiaların merkezindeki Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, avukatı Zeynep Yıldırım aracılığıyla iddialara cevap verdi. Bu açıklama da, iktidara yakın gazeteci Fuat Uğur tarafından duyuruldu.
İddiaların asılsız olduğu belirtilen açıklamada, “Müvekkilin kişilik haklarını hedef alan, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs niteliğindeki paylaşımların tamamı asılsızdır. Müvekkilin herhangi bir soruşturma sürecine hiçbir müdahalesi söz konusu değildir” denildi.

Tayyar, Uçum’un avukatının açıklamasına karşılık verdi ve “Niyetim, kimseyle polemiğe girmek değil. Gerekirse bundan çekinmeyeceğimi tanıyan bilir. Mesajım açıktı, olup bitenleri Cumhurbaşkanımız’ın bilmesini istedim” dedi.
“Mesajım adresine ulaştı” diyen Tayyar’ın açıklaması şöyle:
“Mesajım adresine ulaştı, Cumhurbaşkanımızın ferasetinden asla endişe duymadım. Bu arada dava açan olursa yargıda hesaplaşırız. Son cümlem, ne zaman bu konuda bir tartışma olsa araya giren şaklabana: ‘Hiç mi şerefin yok? Üç kuruşa oraya buraya havlamaya değer mi?’ Benim için mevzu kapanmıştır.”
Medyascope