Beyaz Torosların peşindeyiz

TBMM Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu, beşinci toplantı için bir araya geldi. Komisyon toplantısının ilk oturumu için Cumartesi Anneleri ile Barış Anneleri davet edildi. İkinci oturum için ise İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı (İHH), İnsan Hakları Derneği (İHD), İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) ile Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı komisyona çağırıldı.
TBMM Başkanı ve Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu Başkanı Numan Kurtulmuş, komisyonun amacının geçmişteki tartışmaları tekrar etmek olmadığını belirtti. Sürecin 86 milyonun uzlaşısı ile tamamlanmasını isteyenlerin yanı sıra, “Süreci zehirlemek isteyenler de bulunduğunu” söyledi.
ADALET MÜCADELESİKurtulmuş’un konuşmasının ardından Cumartesi Anneleri adına ilk söz İkbal Yarıcı’ya verildi. Yarıcı, komisyonda bulunma amacını, “Yaşam hakkı elinden alınan ağabeyim Hayrettin Eren'in hakkını aramak” diye açıkladı. Eren’in, 21 Kasım 1980 tarihinde arkadaşıyla buluşmak üzere Saraçhane’ye gittiğini anlatan Yarıcı, şunları söyledi:
“Buluşmayı öğrenen polis, Hayrettin Eren’i gözaltına alarak karakola götürdü. Ağabeyimin gözaltına alındığını öğrenen annem, babam karakola gitti ama onlara, Gayrettepe Emniyet’e götürüldüğü söylenildi. Oysa arabamız oradaydı. Annem ağabeyimi sormaya gittiğinde defalarca tartaklanarak uzaklaştırıldı. Gözaltı süresinin bitmesini bekledik ama 90 günlük bu sürenin sonunda da ağabeyimizin akıbetini öğrenemedik.”
SONUÇSUZ BAŞVURULARCumartesi Anneleri’nden Maside Ocak Kışlakçı ise gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alamadığı ağabeyi Hasan’ın yaşadıklarını ve adalet mücadelesini komisyonda paylaştı.
Ağabeyinin, bir ormanlık alanda köylüler tarafından bulunduğunu ve vücudunda işkence izleri olduğunu kaydeden Kışlakçı, şu ifadeleri kullandı: “Ağabeyimin izleri, devletin kurumlarından geçirilirken silinmek istenmiş. Dönemin insan haklarından sorumlu devlet bakanı, devlet adına bizden özür dilerken kandırıldığını itiraf etmiştir. Abimin kaybedilmesinde sorumluluğu olanların yargılanması için başvurularda bulunduk. Başvurularımız takipsizlikle sonuçlandı. AİHM, ‘Yaşam hakkı ihlaline’ ve ‘Etkin soruşturma yürütülmediğine’ karar verdi. Abimin soruşturma dosyası halen Beykoz Adliyesi’nde. Yaşananlarda sorumluluğu bulunan Korkut Eken, Mehmet Ağar, Tansu Çiller ve yöneticilerinin ifadeleri alınmadı.
Cumartesi Annesi ve insan hakları savunucusu Besna Tosun ise gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alamadıkları babası Fehmi Tosun’un başına gelenleri ve ailesinin adalet mücadelesini aktardı. Babasının, evlerinin önünden bir araç ile zorla kaçırıldığını ifade eden Tosun, “Beyaz Toros’un arkasından koştuk ve 30 yıldır halen bu aracın peşinden koşuyoruz” dedi.
Cumartesi Anneleri komisyona, taleplerini içeren bir rapor sundu. Raporda sıralanan bazı talepler şöyle:
• AİHM ve AYM kararları uygulansın.
• Galatasaray Meydanı’ndaki keyfi yasaklama son bulsun.
• Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun alt komisyonu olarak gözaltında kayıpları araştırmak üzere “Hakikat Komisyonu” kurulsun.
• Devlet, gözaltında kaybetme suçundaki sorumluluğunu kabul etsin.
• Gözaltında kaybedilenlerin akıbeti açıklansın, kalıntıları ailelerine teslim edilsin.
• Gözaltında kaybetme fiilinin insanlığa karşı işlenen suç olarak düzenlenmesine, önlenmesine ve cezalandırılmasına yönelik yasal düzenlemeler yapılsın.
• Türkiye, imzalamaktan kaçındığı, BM Tüm Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına Dair Sözleşme ile Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni Kuran Roma Statüsü'nü imzalasın, onaylasın ve uygulasın.
ÖCALAN İLE GÖRÜŞÜLMELİBarış Anneleri'nden Nezahat Teke ve Türkiye Bozkurt ise komisyonun Abdullah Öcalan ile görüşmesi gerektiğini savundu.
∗∗∗
DEM PARTİ’DEN AÇIKLAMADEM Parti, süreç komisyonundaki iddialara yönelik açıklama yaptı. Komisyondan "özerklik dahil olmak üzere bir dizi talep sıraladıklarına" dair iddiaların yalanlandığı açıklamada, "Paylaşılan sözde ‘talep listesi’ tamamen uydurmadır. Amacı toplumsal gerilimi tırmandırmak, toplumu birbirine düşürecek ortamı yaratmak ve Komisyon’un toplumda oluşan meşruiyetini zedelemektir" denildi.
BirGün