Hangi Lozan?

Deliyi şöyle sıralarlar: Deli, zır deli, zır zır deli, hınzır deli… Cahili de siz sıralasanız; cahil, zır cahil, cühela diyebilirsiniz. Sözlükler zır cahili şöyle tanımlıyor:
“Zırcahil, bilmediğini, anlamadığını bilmeyen kimse olmasının yanı sıra, bilmediği anlamadığı bir konu hakkında fikri olan kişidir. Fikirleri ise daima ilgili konuyu kötülemeyi ve yermeyi amaçlar. Konu hakkında bilgisi olan biri açıklama yaptığında bu açıklamayı kabul etmez ve açıklamayı yapana da saygı duymaz.”
Bilgi birikimi ve kültür seviyesi yetersiz olan lara Arapça kökenli cahil demişiz. Cühela kelimesi ise cahil sözcüğünün çoğulu. Etrafında olup biten şeylerden habersiz, kendisini geliştirememiş kişiler için cahil cühela ikilemesi kullanılıyor.
Her ne kadar “hınzır” sözünü, hoşa giden davranışa, şaka yollu bir söz olarak kullananlar çıksa da, karşılığı katı yürekli, kötü düşünen, gaddar kurnaz, içten pazarlığı olanlardır. Zarar verici, sinirlendirici, ters davranışta bulunanlara hınzır denilir. Kısaca hınzır, domuzdur.
Şimdi izin verirseniz, içinde, cahilliği, zır cahilliği, hınzırlığı, hınzır siyasiliği barındıran bir tarihi anekdot aktarayım:
12 adaları 1912 de verdik ..... Doğru. Nerede? Lozan şehrinin Ouchy semtinde. Şu Lozanda adaları verdik deyip oku emrinden uzak güruhun meydanlarda Lozan’da verdik deyip algı yaratmaları bundan. Hınzır siyasilerin üzerine balıklama atlayıp savaşı kazandık adaları verdik diye cahil halkı günümüzde bile inandırmakta.
İşin gerçeğini nasıl anlatacağız? “Osmanlı Devleti, bugün 12 Adalar olarak bilinen adaları İtalya'ya bırakıyor. Sene 1912, Uşi Anlaşması'dır bu gördüğünüz anlaşma. İtalya'ya bırakıyor fakat geçici olarak. Anlaşma şartlarına uyulduğu takdirde adalar tekrar Osmanlı Devleti'ne geri verilecek. Fakat şartlara uyum sağlanmıyor. Bu yüzden 3 yıl sonra yani 1915'te Londra'da bu konu gündeme geliyor ve Londra Paktı denilen anlaşmada bu adaların tamamı İtalya'ya bırakılıyor. Bakınız itiraz eden hiçbir padişah yok. Hiç sultan yok. Adaları İtalya'ya bırakmakla kalmıyorlar aynı sene bir de Çanakkale Boğazı'na dayanıyorlar ve Çanakkale Savaşı'nı yapıyoruz.”
İşin aslı, 12 Adalar önce Uşi'de, sonra da 1915 Londra'da İtalya'ya verilmiş.
Osmanlı temsilcilerinden biri Rumbeyoğlu Fahreddin Bey'dir. Bu adam kim mi? Türk milleti bir milli mücadele verirken, Kuvayı Milliye'yi kurmuşken, bu adam Kuvayı Milliye'nin karşısına Damat Ferit'in kurduğu Kuvayı İnzibatiye ile çıkan adam…
Yunan ordusunun yanında olmuştu. Savaş kazanılınca sürgün edilenlerin arasında yer almıştır. 12 Adaları İtalya'ya bırakan heyetin içerisinde bu adam vardı. Şimdi asıl olaya gelelim... *Uşi Anlaşması'nın ismini aldığı Uşi, Lozan şehrinin bir semtidir. Bu yüzden 1912'de imzalanmış olan Uşi Anlaşması, İtalyan tarihinde Lozan Anlaşması olarak geçer. Fakat bizim bildiğimiz yani 1923'te imzalanan Lozan Barışı ile bu anlaşma birbirine karıştırılmasın diye bu anlaşmaya Uşi denmiştir. * Hızır siyasilerin iltifatlandırdığı sahte tarihçiler, yani Kadir Mısıroğlu, Armağan ve çetesi, bu durumdan faydalanıyor ve *12 Adaların Lozan Anlaşması'nda gittiğini söylüyorlar. Söyleyene de, dinleyene de inana da Allah bildiğini yapsın. Halbuki o Lozan başka, bu Lozan başka. Ne yazık ki bunu bütün millete yutturdular ve böylece milletimizi Lozan barışına düşman ettiler. Bizim bildiğimiz Lozan Anlaşması'nda ise bilakis Ege'de birçok ada Türkiye'ye geçmişti. Türkiye'ye Lozan Anlaşması ile geçen bu adalar ise, son 10 yılda Yunanistan'a bırakıldı mı?!.
Yunan papazların mangal yaptığı Ege adaları, uluslararası anlaşmaya göre halen Türklerin değil mi?
İstanbul Gazetesi